25 Aralık 2015 Cuma

HİKAYELER VE GERCEKLER

Aslında Külkedisi Sindirella Masalının Sonu:
Aslında Külkedisi Cinderella'nın kökeni MÖ 1. YY civarlarına dayanmakta. Arabanın balkabaklığı ve ayakkabıların camlığı olgularını göz ardı edersek bu ilk hali şimdiki sürümü ile oldukça benzer. Unutmadan belirtelim Cinderella ismi yerine de Rhodopis ismi yer almakta.
Ancak Grimm kardeşler hikayeyi ele alınca oldukça slasher filmi durumları ortaya çıkıyor. Zira Cinderella'nın üvey kardeşleri şu meşhur cam ayakkabıya ayaklarını sığdırmak için parmaklarını kesiyorlar (bkz. Testere), ancak bu durumdan haberdar olan prens kendisini kandırmak isteyen kötü niyetli kızkardeşlerin gözlerini oyduruyor ve hayatlarının sonuna kadar dilenci olarak yaşamak zorunda kalıyorlar. Cinderella ise prens ile sarayda yaşamaya devam ediyor.
Günümüze en yakın versiyon ise Perrault tarafından yazılan türü. Bu masalın sonunda Cinderella üvey kardeşlerini affediyor. Çinliler bu masalın çok benzerini Yeh-hsien karakteri ile canlandırırken, İskoçlar ise Cinderella'ya yardım eden karakter olarak ölmüş annesini kullanmışlar.

Hansel ve Gretel
Bilmeyen yoktur, cadı tarafından şekerlemeden yapılmış ev ile kandırılan Hansel ile Gretel masalını. Bu masalda çocuklar cadıyı kandırıp kaçarlar. Mutlu son!
Ancak bize Clementine çizgi filmi ile kendilerini bir nebze tanıtan Fransızlar olayı daha bir karanlıklaştırırlar. Hansel ile Gretel bu sefer şeytan tarafından kandırılırlar. Hikayenin sonu da biraz slasher tarzdadır. Şeytan çocukları parçalamak için bir bıçkı tezgahı kullanır fakat Hansel ve Gretel punduna getirip Şeytan'ın boğazını keserek ondan kurtulurlar.


Uyuyan Güzel
Belki de orjinal hali en rahatsız edici olan masallardan birisidir. Hepimiz elmayı yedikten sonra uykuya dalan prensesimiz ile onu saf bir öpücük ile uyandıran prensimizin sonsuza dek mutlu yaşadıklarını söyleyen bu masalı biliriz.
Ancak masalın orjinalinde bir kehanet sonucu prenses uykuya dalar. Prensesin uykuya dalmasına sebep olan da keten parçasına sarılı bir tılsımdır. Prens ise hiç de öyle iyi niyetli, düzgün birisi değildir. Prens uyuyan güzel ile birlikte olmayı kafasına koyar ve tecavüz eder. Prenses uyur halde olmasına rağmen iki çocuk doğurur ve çocuklardan bir tanesi annesini uykuda tutan keten parçasını alır ve prensesimiz hiç de hoş olmayan bir durumda uyanır.


Pamuk Prenses
Yine bir öptüm, uyandı durumu. Yine bu masalın orjinalinde kraliçe, Pamuk Prenses'in ölmesini ister, fakat sadece kalp değil, akciğer ve karaciğerlerinin de sökülüp getirilmesini ister. Akşam yemeğinde sakatat tercihi olan kraliçeye bir domuzun organları götürülür.
Tek fark burada değil. Bu prensleri bize fazla iyi tanıttılar sanırım. Zira ölü gibi yatan Pamuk Prenses, bir öpücükle uyanmaz. Aksine prensin atının terkisinde uyanır. Ölü gibi yatan bir prensesi, hangi prens, ne amaçla atına yükler orası bilinmez tabii.
Ufak bir fark da, kraliçenin cezasındadır. Kızgın demirden ayakkabılar giydirilir kraliçemize, ve ölene kadar dans ettirilir.


Deniz Kızı Ariel
Mutlu sonla biten bir masal daha. Deniz Kızı Ariel prensle evlenir, ve bir ömür boyu mutlu yaşarlar. Ancak aslına bakarsak hiç de böyle mutlu bitmez. Hans Christian Andersen "friendzone" olgusunu tahminen ilk ortaya çıkartanlardan birisi olacaktır orjinal masalda. Zira Deniz Kızı Ariel, insana dönüştüğünde sesi yokolur. Konuşamayan, iletişim kuramayan Ariel'in bahtsızlığı bununla da bitmez.
Aslında prens Ariel'i sevgiliden ziyade arkadaş olarak görmektedir. Hatta prens başka bir prenses ile evlenince Ariel bunalıma girer. Deniz büyücüsü ona bir hançer verir ve prensi öldürürse kurtulacağını söyler. Ariel bunu da yapamaz ve denize döner. Masalın sonunda Ariel deniz dalgasının köpüklerine dönüşerek can verir. Her ne kadar Hans Christian Andersen sonraları bu sonu da değiştirip Ariel'i rüzgarın kızına dönüştürse de her durumda Ariel hiç de mutlu olmaz.


Kırmızı Başlıklı Kız
Mutlu sonla bittiğini zannettiğimiz masallardan birisi daha. Bizim bildiğimiz halinde kurt kızı yer, fakat avcı kurtun karnını yararak Kırmızı Başlıklı Kızı kurtarır.
Gelelim orjinaline. Yazar Charles Perrault hiç de mutlu bir son yazmamıştır aslında. Evet kurt kızı yer. Ancak masal burada biter. Yani Kırmızı Başlıklı Kız kurt için besin zincirindeki bir halka olarak hayata gözlerini yumar. Masalın sonunda büyükkanne yoktur, oduncu yoktur, avcı da yoktur. Sindirilmek üzere mideye indirilmiş Kırmızı Başlıklı Kız yeterli görülmüştür.





Fareli Köyün Kavalcısı
Klasik olan versiyonda farelerin istilasına uğrayan bir köyü, kavalı ile kurtaran bir adam vardır. Bu adama köylüler kendilerini kurtarırsa para vereceklerini söylerler. Kavalcı köyü kurtarır, fakat parasını alamaz. Bunun üzerine kavalı ile çocukları etkileyerek kaçırır ve para verildiğinde çocukları serbest bırakır.
Fakat orjinalinde kavalcı pek de makul bir adam değildir. Para verilmediği anda gözü dönen kavalcı çocukları kavalı ile etkiler ve onları bir nehire doğru götürüp, hepsinin boğulmasını sağlar. İçlerinden topal olan bir çocuk kurtulur ve olanları anlatır. Masalı da bu çocuğun anlattıkları ile dinleriz aslında. Bazı kaynaklara göre çocuk istismarı ögelerinin bulunduğu da söylenmekte ancak bunun ne yeri ne de sırası...


ARKADAŞLAR BUNLARIN HEPSİ GERÇEK 'TİR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder